20 Eylül 2014 Cumartesi

Çemberlitaş Sütunu



 
  Sultanahmet Meydanı'ndan, tramvay yolunu takip ederek yukarıya doğru yürüyorum. İstanbul'un yedi tepesinden biri olan semte geldiğimde, bölgeye adını veren bir sütun selamlıyor beni. 330 yılında İmparator Konstantin Bizans'ı Roma İmparatorluğunun başkenti yapmaya karar verdiğinde o günün anısına büyük bir sütun diktirmek istemiş. Roma'daki Apollon Tapınağı'ndan sökülüp getirilen sütunun üzerindeki Apollon heykeli yıkılıp yerine Konstantin'in heykeli yapılmıştır. Konstantin'in kendisini Apollon ile bir tutması Zeus'un hoşuna gitmemiş olsa gerek ki, sütunun üzerine büyük bir yıldırım düşerek heykel kül olmuş ve sütun büyük hasar almış. 


       1080'li yıllarda Aleksios Komnenos sütunu restore ettirip, üzerine ise bu kez altından olduğu söylenen bir haç koydurmuş. 1453 yılında Fatih İstanbul'u aldıktan sonra Roma'dan Kostantin'e gelen bu manidar sütunun hayatı iyice hareketlenmiştir. Fatih, döneminde hemen sütunun tepesinde yer alan haçı indirmiş.1779'daki büyük depremde ise sütun isten simsiyah olmuş ve böylelikle halk ona "Yanık Sütun" demeye başlamış. Yangından sonra sütunun etrafı çemberlerle sağlamlaştırılmak istenmiş tabii bu çemberlerin sütuna dokunuşuyla hem sütunun hem de semtin adı zihinlerde belirmiş oldu. Sütunun gizemli yanı ise altında yer alan hücrelerde ne olduğu. Rivayetlere göre sütunun altında Hz. İsa'nın çarmıha gerilirken kullanılan haçın, el ve ayağına çakılan çivilerin bu hücrelerde yer aldığı söyleniyor. Konstantin'in annesi Helena tarafından Kudüs'ten getirilen bir takım kutsal emanetlerin yine bu hücrelere koyulduğu biliniyor. Konuyla ilgili olarak Vatikan İstanbul Temsilcisi Georges Marovitch, "Roma'da ve Kudüs'te de Kutsal Haç Kilisesi vardır ve bu haçın bazı parçaları da burada sergilenir. Haçın parçalarının İstanbul'a getirilip, Çemberlitaş'ın altına gömüldüğüne de inanırız." şeklinde görüşünü belirtmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder