13 Eylül 2014 Cumartesi

Haseki Hürrem Sultan Külliyesi





Mimar Sinan'ın İstanbul'da ilk esri Haseki Hürrem Sultan için yaptığı Haseki Külliyesidir. Cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret, darüşşifa ve çeşmeden oluşan külliye bir sokakla ayrılan iki blok halindedir. 946 (1539) tarihli kitabesi ile kare plan üzerine tek kubbeli cami, beş kubbeli son cemaat yeri ile Sinan'ın İznik, Bursa ve Edirne'deki tek kubbeli camiler geleneğine bağlanarak mekan araştırmalarına başladığı bir eserdir. Sinan burada Gebze Çoban Mustafa Paşa Camii'ndeki istiridye yivli trompları tekrarlamıştır. Batı tarafında çıkıntı yapan sade minare, kare kaide üzerinde yükselmektedir. 1612'de Sedefkar Mehmet Ağa doğu tarafına bir kubbe ekleyerek, iki sütuna dayanan sivri kemerlerle birleştirip aradaki duvarı kaldırmış, mihrabı da tam ortaya alarak enine dikdörtgen bir mekan haline getirmiştir. Portal nişi istiridye biçiminde olup kitabesinide kapının üstünde görmekteyiz. Mihrapta mukarnaslı barok tarzı süslemeler gözümüze çarparken, minber mermerden, kürsü ağaçtan ve geçmelerle süslüdür. Medrese klasik Osmanlı tipinde karşımıza çıkmaktadır. Giriş tarafında revaklar arkasında hücre yoktur, karşıda kubbeli dershane yer alır. Revakların mermer sütunları üzerine kemerler iki renkli taşlardan yapılmıştır. 
  

Sıbyan mektebi tuğla taş örgülü duvarlarla iki kare mekandan ibaret olup, biri ahşap çatılı diğeri sundurma biçiminde ve iki taraftan Bursa kemerleri ile avluya açıktır. Kitabesine göre 958 (1551) tarihli imaret, revaklı avlu etrafında ikili gruplar halinde ve kemerlerle ayrılan kubbeli odalardan ibarettir. İç portali Bursa kemerli olup dışında kitabe vardır. Aynı tarihte yapılmış olan darüşşifa sekizgen avlunun beş kenarı etrafında kubbeli odalar ve kuzeyde giriş yeri ile değişik bir plan sunmaktadır. 

Sokağın bir tarafında (ayrı) kalmış olan cami diğer külliye binalarını yanında kompozisyona hakim ahenkli bir durum sağlamadan adeta ikinci planda kalmıştır. Buna göre külliye belki de başlanmış halde iken son iki yapı ile Sinan tarafından 958 (1551)'de tamamlanmış olmalıdır. 


*Tromp,kare planlı bir yapının üzerine kubbenin oturmasını sağlayan bir geçiş öğesidir. 



Halep Hüsreviye Külliyesi




Halep'te inşa ettiği yapısında Mimar Sinan, tek kubbeli cami fikrini geliştirmiş, yapının sağ köşesinde çokgen biçiminde klasik külahlı kalın ve bordur minare yükselmektedir. U biçiminde revaklı avlusu ile karşısındaki medrese, yanlardaki imaret, misafirhane, hamam gibi yapılar tam bağlantılı olmadığı halde alçak tutularak caminin mimarisini belirtip, onunla bir birlik meydana getirdiğini görüyoruz. Caminin minber ve mihrabı taştan, oldukça sade görünüme sahiptir. Külliye planı olarak, Piri Mehmet Paşa Cami ile benzerlik göstermektedir. Mimar Sinan, dikdörtgen biçimindeki dar ve uzun avlu ortasındaki küçük şadırvan ve etrafındaki ağaçlarla bahçe içinde güzel, sakin bir çevre yaratmıştır. Sinan'ın ilk eseri olan bu yapıda süslemesiz ferah bir mekan görülmektedir. Caminin kapısı üstündeki 952 (1545) tarihli Vakfiye kitabesi, Hüsrev paşanın ölümünden sonra konulmuştur.
  


Fatih'te Bali Paşa Cami'nin yakınında yer alan Hüsrev Paşa'nın türbesi de Mimar Sinan'ın ilk önemli eserlerindendir. Paşanın ölümünden bir yıl sonra tamamlandığı anlaşılan türbe, kapı üstündeki alınlıkta yer alan kitabeye göre 952 (1545) tarihlidir. Sekizgen planlı yapı, kesme küfeki taşı ile inşa edilmiş olup köşeleri iri kaval silmelerle yumuşatılmıştır. Cephelerin üst kısmında ve kubbe kasnağında yer alan zengin geometrik, bitkisel ve mukarnaslı süsleme dikkat çekicidir. Türbenin yapımından önce burada Hüsrev Paşa'nın cami, sıbyan mektebi ve bir de çarşısı yer alıyormuş fakat bu yapılar günümüze ulaşmamıştır.

MİMAR SİNAN

                           
            
Kanuni Sultan Süleyman'ın ve Osmanlı İmparatorluğu'nun en parlak devrinin büyük mimarı, dünya çapında dahi bir sanatkar olan Sinan, 1490'da Kayseri'ye bağlı Gesi nahiyesinin Ağırnas köyünde doğmuştur. Şair nakkaş Sai Mustafa Çelebi'nin, kendi ağzından dinleyerek yazdığı Tezkeret ül-Ebniye ve Tezkeret ül-Bünyan'a, Tuhfet ül-Mimarin, Risalet ül-Mimariye, Adsız Risale gibi yazılı kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Sinan 1512'de devşirme olarak alınıp "acemi oğlanlar" mektebine verilerek, 1521 Belgrat seferinden önce yeniçeri  olmuştur. Yavuz Sultan Selim'in İran ve Mısır seferine katıldığı açıkça belirtilmektedir. Sinan, ordu içinde geçen yetişme çağında, bir taraftan İran, Suriye, Irak ve Mısır'ı, diğer taraftan Balkanlar, Macaristan ve Güney Avusturya'yı görmüştür. 

       1538 Moldavia (Karabuğdan) seferinde, Prut nehri üzerinde kazık çakılması mümkün olmayan killi arazide, bataklıkta 13 gün içinde büyük ve yüksek bir köprü kurarak sultanın takdirini kazanmış, Tuna üzerinde de köprüler kurmuştur. Orduda bir istihkamcı olarak çalışan Sinan, mühendis ve mimar olarak yetişmesini tamamlayıp, 1539 yılında mimarbaşı seçildiği zaman 50 yaşına gelmişti. Bundan sonra geçen elli yıllık devrede, Sinan  92 camii, 52 mescit, 57 medrese, 7 darül-kurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 hamam olmak üzere 375 eser yapmıştır. Sinan'ın, Edirne'deki Selimiye Camisi  UNESCO'nun 'Dünya Kültür Mirası' listesinde yer alıyor.

 Gittiği yerlerde gördüğü eserleri yakından inceleyen Sinan, edindiği fikirleri, Türk mimarisi içinde eritip olgunlaştırmıştır. İtalya'da Rönesans mimarlarının ideali olan merkezi kubbeli yapı problemini büyük kubbe üstadı ve mekan yaratıcısı olan Mimar Sinan tam bir başarı ile gerçekleştirmiştır. İlk eserlerinde Osmanlı mimarisinin İznik, Bursa, Edirne geleneğine bağlanarak mekan araştırmalarına başlamıştır. Şam Beylerbeyi (Suriye Valisi) Hüsrev Paşa adına Halep'te 1536/37'de yaptığı Hüsreviye külliyesi, ilk eseri olarak dikkat çeker.