14 Eylül 2014 Pazar
İstanbul Şehzade Camii
Mimar Sinan'ın "çıraklık eserimdir" diyerek tanımlamış olduğu yapıyı, Kanuni Sultan Süleyman Manisa'da 21 yaşında ölen çok sevdiği oğlu Şehzade Mehmet'in hatırasına yaptırmıştır. Yapım aşamasında Koca Sinan'ın 54 yaşında olduğunu bilmekteyiz. Camii ve yapı içerisine dahil olan türbe, medrese, imaret, tabhane, mektep, kervansaraydan oluşan külliye 951-955 (1544-1548) tarihleri arasında 4 yılda tamamlanmıştır.
Mimar Sinan Ayasofya ve Beyazıt Camii plan şemalarını bu yapıda aşarak, dört yarım kubbeli ideal bir merkezi yapı meydana getirmiş olup, Rönesans mimarlarının rüyasını gerçekleştirmiştir. Eserde Mimar Sinan'ın Bursa mimarisinin etkilerinden sıyrılarak, kendi üslubu ile yepyeni bir abidevi mimarinin yolunu açmıştır.
Caminin 38 m. kenarlı kare mekanı, dört paye üzerine 19 m. çapında bir kubbe, dört yarım kubbe ve köşelerde birer küçük kubbe ile örtülüdür. Yarım kubbeler, Diyarbakır Fatih Paşa Camiin'nde olduğu gibi ikişer eksedra (çeyrek kubbe) ile genişletilerek Ayasofya'nın, Beyazıt Camii'nde uygulanmayan, yarım kubbe eksedra sistemi İstanbul'da ilk defa değişik bir mimari üslupla burada değerlendirilmiştir.
Yapının içerisine baktığımızda, dış yanlara alınan mahfiller sayesinde mekanın daha fazla bir bütünlük kazandığını, ferah, hafif geniş bir alan belirdiğini görmekteyiz. Doğu ve batıdaki dış mahfiller kubbe ve çapraz tonoz ile örtülüdür. Mermerden yapılan endamlı minberin üzerinde gözümüze bir kitabe carpmakta olup, minber mukarnas ve geometrik şebekelerle süslenmiştir. Hünkar mahfilinin burada ilk defa kemerler üzerine yükseltilmiş ve daha sonra hep kemerli olarak yapılmıştır. Yapıya baktığımızda titizlikle işlenmiş olan süslemeler kendini belli ederken, Mimar Sinan'ın burada hiç çini süsleme kullanmadığını görmekteyiz.
Avluya geldiğimizde ise 24 penceresinin sivri kemerli alınlıkları, her biri ayrı örnekte , kırmızı taştan geometrik ve bitki süslemeleri ile dekorlandığını görürüz. 41.5 m. boyunda ölçülü bir yükseklikle iki şerefeli minareler avlu ile caminin birleştiği köşelerin dışında yer alır. Mimar Sinan, gerek bu iki minarede, gerek diğer mimari detaylarda oldukça bol süslemeye yer vermiş, ince detaylı korniş, friz, tepelikler ve renkli taşlarla dinamik ferah bir etki uyandırmıştır. Fakat sonraki eserlerinde daha az süslemelere yer verdiğini görürüz Mimar Sinan'ın. Sultan IV. Murat devrinde avlunun ortasına sekiz mermer sütun üzerine sivri kubbe örtülü bir şadırvan yapılmıştır.
*Şimdilik yayınlardaki fotoğraflar bana ait değildir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder